• Kaliteli bir yaşam için kaliteli uyku şart…

    Her birey, sağlıklı ve verimli bir gün geçirebilmek için, farklı miktarlarda uykuya ihtiyaç duyar. Yani ideal uyku süresi diye bir kavram bulunmamaktadır. Kişilerin ihtiyaç duyduğu uyku süresi, yaşa, sağlık durumuna, bulunduğu ortama, yaşam biçimine göre değişkenlik gösterir. Uyku sürelerini göz önüne alarak, uykumuzun kaliteli olduğunu söyleyemeyiz. Süre olarak daha az uyuyan bir kişi kendisini, uzun saatler uyumuş olan bir kişiye kıyasla daha dinlenmiş hissediyorsa, burada kaliteli uykunun rolü büyüktür.

    11:11:38 | 2024-06-21

    Kaliteli ve sağlıklı bir uyku uyuduğumuzu nasıl anlarız?

    Bireyin, gece boyunca uyku bölünmesi yaşamadan, sabah dinç uyanması ve gün içinde zinde kalması, kaliteli bir uykunun göstergesidir. Yani günün kalitesi, verimli bir uykuyla doğru orantılıdır. Uyku sırasında fiziksel ve ruhsal olarak tamamen yenilenmekteyiz. Sağlıklı bir uyku uyunmadığı takdirde, bellek fonksiyonlarımız ciddi yaralar almakta ve bu durum öğrenmemizi ve hafızamızı etkilemektedir. Aynı zamanda dikkatsizlik ve algılama problemleri baş göstermektedir. Üretkenlik yarı yarıya düşmektedir. Verimsiz uyku sonucu kişilerde gerginlik, bitkinlik, mutsuzluk gibi günlük aktivitelerini olumsuz şekilde etkileyecek psikolojik durumlar meydana gelmektedir. Hastalıklara karşı da vücut direnci düşmektedir. Bu tarz olumsuz getirilerden dolayı, kaliteli uykunun yaşamımızdaki yeri büyüktür.

    Kaliteli bir uyku için nelere dikkat edilmelidir?

    Fiziksel aktivite: Düzenli egzersiz yapmak uyku üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Vücut ısınızın önce artmasını ve sonrasında azalmasını sağlar. Vücut ısısının azalması da, uykuya geçişi hızlandırır ve derin uyku sağlar. Gün içinde egzersiz ile enerjinizi harcamak, akşam uykuya dalmanızı hızlandıracaktır. Ancak gece geç saatlerde yapılan spor ve egzersiz de uyku kalitesini düşüren unsurlar arasındadır.

    Beslenme düzeni: Besin ve içecek seçimleri ile uyku kalitesi birbiriyle oldukça ilişkilidir. Şekerli besinler ve işlenmiş gıdalar kanda glikoza çevrilir. Bu durum sonucunda vücudunuza bir anda enerji yüklemesi yapılmış gibi bir his ortaya çıkar ve uykuya dalmanız zorlaşır. Sindirimi zor, ağır yemekler sonrasında da, vücudun dinlenmesi için gerekli olan uyku süresi azalır. Bir diğer konu, alkol tüketiminin uyku öncesi azaltılmasıdır. Alkol kullanımı sonrasında uykuya geçiş süreci hızlansa da, uyku sürecinde sıklıkla uyarılmalar meydana gelir ve dinlendirmeyen bir gece uykusu ile baş başa kalınır. Yatma vaktinden önce aşırı kafein tüketimi de, kendinizi enerjik ve zinde hissetmenizi sağlayarak uykuya geçiş süresinin uzamasına neden olabilir. Ek olarak, akşam saatlerinde bol sıvı tüketmek, tuvalet molalarını artırarak uykunun bölünmesine sebep olur.

    Uyku ortamı: Uyumadan en az 1 saat öncesinde elektronik cihazları kullanmayı bırakmak gerekmektedir. Çünkü elektronik cihaz kullanımı, beyni aktifleştirir ve zihnin canlanmasını sağlar. Böylece uykuya dalma süreniz uzayacaktır. Cihazların dezavantajlarından biri de, ekranlarından gelen mavi ışığın melatonin salgılanmasını olumsuz etkilemesidir. Melatonin hormonu, vücudun biyolojik saatini ve ritmini düzenler. Bu hormonun salgılanması için karanlık bir ortamın sağlanması gerekmektedir. Karanlık ortam sonucu sağlıklı bir uyku gerçekleşir. Ayrıca bu cihazların yaydığı radyoaktifler, uyku dengemize zarar vermektedir. Sağlıklı bir uyku için, ideal oda sıcaklığı değerinin de sağlanması gerekmektedir. Sıcak oda uykunun kalitesini düşürür, bu nedenle, ısısı 16-19 derece aralığında korunan bir uyku ortamı, uyku evrelerinin rahat geçirilmesine imkân tanır.

    Stres: Stres altında olan kişide uyuma zorlaşır, genel uyarılmışlık hali yüksek olur. Genel uyarılmışlık hali, dışarıdan gelen uyarıcıları, fark etme derecesidir. Bu durum sonucunda da, uyku bozuklukları meydana gelir. Gün boyu yaşanmış olan duyguların, olumsuz düşüncelerin yatma vaktinde ortaya çıkması uykunuzun kalitesi açısından negatif etki yaratmaktadır.

    Yatak seçimi: Rahat bir uyku için doğru yatak seçiminin önemi büyüktür. Yatağınızın, bel, sırt, baş, boyun ve diz bölgelerini tam olarak desteklediğinden emin olmalısınız. Ağrı ve acılar ile uyanıyorsanız, yatağınız yeteri kadar sizi dinlendirmeyecektir. Yatağın sertliği, vücudun ana noktalarına direnç oluşturur. Bu durum da vücudun doğal dengesini bozmaktadır. Çok yumuşak bir yatakta ise, basınç noktaları tam olarak desteklenmeyebilir. Doğal omurga eğrisi korunamaz. Uzun süreli kullanılan bir yatak, genel olarak destek özelliğini kaybeder. Bu nedenle yatağınızı ortalama 7 yılda bir değiştirmeye özen göstermelisiniz. Sağlıklı bir uyku, günlük yaşamın kaliteli bir şekilde devam ettirilmesi ve vücudun yenilenmesi açısından çok önemli olduğu için, uyku sorunları yaşayan kişiler, mutlaka uzman desteğine başvurmalıdır.